Saturday, December 22, 2007

Kar yağsa her yer bu pasta gibi bembeyaz olsa...


Pasta bittikten sonra bende çağrıştırdığı şey şu oldu: Beyazlık, yumuşaklık ve hafiflik!
Kar yağarken yürümeyi çok severim. O an her şeyi unutur başka bir boyuta geçmiş gibi hissederim kendimi. Bundan yaklaşık on yıl önceki kış harika kar yağmıştı. Akşam yemekten sonra kendimizi hemen dışarı atmıştık ve gece yarısını geçiyordu eve döndüğümüzde. Herkes dışarıda ve oynuyordu. Çocuk, genç, yaşlı herkes kendince karın tadını çıkarmıştı o kış. Hem de öyle 1-2 gün değil kış bitene kadar hep yağmıştı. Bu yıl da daha kar görmedik, umarım kışın geri kalan bölümünde görürüz.


pandispanya

5 yumurta (oda sıcaklığında)
1 su bardağı + 1 çorba kaşığı kekun (elenmiş)
1 su bardağı + 1 çorba kaşığı toz şeker
1 tatlı kaşığı saf vanilya (sıvı)

Pandispanya için önce yumurtaların aklarını sarılarından ayırdım. Sonra sarıları ile şekeri ve vanilyayı çırptım. Hatta bu aşamada yumurtalarım biraz küçük olduğu için 3 çorba kaşığı kadar da su ekledim. Şeker çözülüp krema kıvamına geldiğinde unu eleyerek ekledim ve karıştırdım. Diğer bir kapta yumurta aklarını yumuşak tepeceikler oluşana kadar çırptım. Sonra bir spatula yardımıyla yumurta aklarının yarısını diğer karışıma ekleyip hafifçe karştırdım. Son olarak kalan yumurta alarını da yine söndürmeden hafifçe diğer hamura yedirdim. Altına yağlı kağıt serilmiş 22 cm lik kelepçeli kalıba döktüm ve önceden ısıtılmış fırında 160 derecede 50 dakika kadar pişirdim.
Bir gün bekletip ertesi gün 3 kata ayırdım.

Ara krema olarak vanilyalı pastacı kreması kullandım.

Ara malzeme olarak da bir katına kıyılmış çikolata, diğer katına ise kestane püresi kullandım. Pandispanyaları filtre kahve+ malibu+süt karışımı ile ıslattım. Üstünü çırpılmış süt kreması ile sıvadım ve süsledim. Pınar'ın süt kreması çok güzel içine hiç bir şey eklemeden de sadece çırpma ile sertleşebiliyor. Diğer markalarda bu konuda sıkıntı yaşıyorum o yüzden de kesin bir marka tercihim var. Sonra üstünü iri hindistan cevizi ile süsledim.

Tadını henüz bilmiyorum çünkü kesmek için misafirlerimizi bekliyoruz :)
Posted by Picasa

Friday, December 21, 2007

Tuesday, December 18, 2007

Zeyno'muzun diş buğdayından...



Anneler grubumuzdan çok sevdiğim arkadaşımın Gökçenciğim'in kızı ve bizim ailenin kız torunu için (annemin ve yengemin annesinin hiç kız torunu yok da Zeyno'ya bayılıyorlar :) çok güzel bir diş buğdayı kutlaması yaptık. Çok güzeldi çünkü böyle güzel vesilelerle birarada olmak, çocuklarımızı birlikte büyütmek, her zaman birbirimizin yanında olmak, destek olmak, birlikte sevinip birlikte üzülmek yani "birarada" olabilmek çok güzel.

Sarı papatyamızın kurabiyeleri klasik, vanilyalı, tereyağlı kurabiye tarifi. Üzerindeki süslemelerde ise "royal icing" dediğimiz yumurta akı ve pudra şekerinin temel malzemesini oluşturduğu tekniği kullandım. Bu tekniğin bir handikapı var ki kullanmaya çekiniyordum önceleri. Bu da tariflerde yumurta akının çiğ kalıyor olmasıydı ve bu da bir sürü bakteri, virüs vs bulaştırma riski taşıyor demek malum. Bunu aşmanın aslında iki yöntemi var: pastörize yumurta akı kullanmak ya da yumurta akı tozu kullanmak. Her ikisi de çok kolay ulaşılabilen malzemeler değil. Biz de tesadüfen pişirmeyi denedik ve baktik ki bunun sonucunda, bozulma söz konusu olmuyor. Şöyle ki kurabiyeleri normal şekilde pişirdikten sonra, soğuyunca süslemesini yapıp tekrar 100 derecede 15 dakika frınlamak yeterli oluyor.

Bayram ve ardından yeni yıl geliyor. Çocuklara güzel bir hediye olduğunu düşünüyorum bu kurabiyelerin. Fikir vermesi açısından paylaşmak istedim sizlerle.
Posted by Picasa

Tuesday, December 11, 2007

Arda'cık artık 2 yaşında!...

Arda'nın en sevdiği temayı seçtik pastamızı yaptık. Çok hoşuna gitti, önce ne olduğunu anlayabilmek için minik parmaklarıyla tek tek dokundu her yerine :) Çok sevimliydi o hali. Ardacığım yeni yaşın hep güzelliklerle dolu geçsin küçük kuzum!

Pastaya gelince; pandispanyası
5 yumurta
1,5 su bardağı toz şeker
1,5 su bardağı kekunu
1 tatlı kaşığı vanilya
1 paket süt kreması ile yapıldı.

Yumurta sarıları ile şekeri iyice çırptıktan sonra vanilya ve kremayı da ekeldim ve çırpmaya devam ettim. 8-10 dakika kadar çırptıktan sonra unu eleyerek hafif devirde çırpmaya devam ettim. Ayrı bir kapta yumurta beyazlarını kar haline getirene kadar çırptım. Sonra bir spatula yardımıyla yumurta beyazını unlu karışıma ekledim. 27x27 cm lik bir kelepçeli kalıba döküp önceden ısıtılmış 165 derece fırında 45 dakika kadar pişirdim.

Pandispanya soğuduktan ve biraz sertleştikten sonra 2'ye ayırarak arasına 1 lt süt+ 7 kaşık toz şeker + 3 kaşık un + 3 kaşık nişasta + vanilya + 1 yumurta + 1 kutu süt kreması ile yaptığım pastacı kremasını sıvadım (her iki yüzeye de). Aralarına kestane çerezi diye geçen az şekerli kestanelerden ve 1 paket de minik doğranmış beyaz çikolata yerleştirdim. Bu arada biraz sütle pandispanyaları da ıslattım. Daha sonra dışını çırpılmış süt kremesıyla sıvayarak beklemeye bıraktım.

Bu arada 2 gün önce hazırladığım şeker hamurunu pastanın tamamını kaplayacak büyüklükte açarak üzerine yerleştirdim. Sonra da süslemelerini yaptım.


Kubbe şeklindeki kulübeyi, bir gün önceden, şeker hamurumun modelleme için tylose-c ekleyerek ayırdığım bölümüyle yaptım. Yuvarlak top kalıbımın yarısını kullandım bunun için. Şeker hamurunu bu yarım kürenin üstüne kapatarak fazlalıkları kestim ve beklemeye bıraktım. Ertesi gün tam şeklini almıştı :) Diğer figürleri de 2 gün önce çalıştığım için son gün kaşla göz arasında pasta bitti bile.


Nice doğum günlerine :)
Posted by Picasa

Thursday, October 18, 2007

Muzlu ve Üzümlü Kek



"Home Baking" kitabında denemek için sıraya koyduğum tariflerden biri (banana&date loaf) bu kekti. İçindeki malzemelerden, yapılışından kekin başarılı olacağı belliydi ama benim tahminimin de üzerinde bir lezzete sahip oldu :)


Malzemeler:


100 gr oda ısısında tereyağı


225 gr kekunu (sinangilin sadesi favorim)


75 gr toz şeker


125 gr kuru üzüm


2 muz (ezilmiş ve olgun)


2 yumurta, hafif çırpılmış


2 çorba kaşığı pekmez



Yapılışı:


Kelepçeli kalıbınızın tabanına yağlı kağıt kaplayın. Bir kaba unu eleyin, tereyağını ekleyiip ekmek kırıntısı görüntüsünü alana kadar parmak uçlarınızla hafif hafif yoğurun. Şekeri, yumurtayı, üzümleri, muzları ve pekmezi unlu karışıma sırayla ekleyip karıştırın.




karışımı kalıba yaydıktan sonra bir kaşık yardımızyla düzleyin. Öceden ısıtılmış 160 derece fırında, rengi altın sarısı olana kadar (aslında altın kahverengisi diyor da neyse :) yaklaşık 1 saat pişirin. Bu süre sonunda serin bir yerde, bir tel üzerine alarak 10 dakika ılınmasını bekleyin.


Ilındıktan sonra keki, kalıbın kenarlarindan hafifçe ayırın. Ilık servis etmenizi öneririm çünkü bu haliyle çok lezzetliydi.




NOT: Bu tarif sevgili Selda'ya ithafen tam su anda bloga eklenmis bulunmaktadir :) Beni harekete geçirdiğin için teşekkür ederim Selda'cığım.
BİR NOT DAHA :) Tarifin aslında üzüm deği hurma kullanılıyor, arzu eden bu şekilde de deneyebilir. Bir de pekmez değil bal var ama balın ısıtılınca toksik etki yarattığı söyleniyor, bu nedenle ben pekmezi tercih ettim. Tembellik edip bunları en başında yazmadım ama baktım ki yanlış anlaşılmalar olabiliyor bu nedenle sonrasında bu notu ekleyiverdim!

Wednesday, October 17, 2007

Bodrum, Yatağan ve hatta Pınarbaşı

Şöyle bir yer düşünün: Dev gibi ağaçların altındasınız hatta girişte de sizi asırlık bir çınar ağacı karşılamakta... Bulunduğunuz mekanın orta yerinden harika bir su akıyor. Bu suyun etrafında muhtelif yelerde yerleştirilmiş masalar var. Yazın en sıcak günlerinde bile insanı rahatlatan güzel bir serinlik var. Şu ördeklerin keyfine bakın :) Masanıza yerleştiğinizde gelip bir hoşgeldin diyorlar e siz de geleni boş göndermek olmaz diyip masadaki ekmeklerden ikram ediyorsunuz onlar da afiyetle yiyor! Özlediğiniz sükuneti bulmaya başlıyorsunuz.

Derken ikramlar başlıyor ve salatalar, bazlamalar ve yoğurt geliyor. Benim için giriş, gelişme ve sonuç bundan iberettir! Sonradan gelecek yemeklere yer kalmaz kaygısı duymadan, doya doya yiyorum gelenleri. Hele o közlenmiş biber ve patlıcanın üzerine gezdirilmiş harika sızma zeytinyağı bir de az miktarda sarımsakla zenginleştirilmişse bundan güzel bir ziyafet olabilir mi?...

Çoban salatasının hakkını da yemeyelim ama şimdi :) Salata bittiğinde tabakta içindeki yemeğin ne olduğuna dair pek bir emare kalmamıştı. Salataların ardından zeytinyağın peşine düştüm. 2 lt aldım denemek için ve şimdi niye daha fazla almadım diye hayıflanıp duruyorum. Bir de o harika yoğurt! Yedikçe yiyesi geliyor insanın o kadar tatlı ki!...
Tabi menüdeki her şey salatadan ibaret değildi. Et sevenler için daha yeni başlıyordu her şey. Sac kavurmalar, ızgara balıklar, şişler... Bi de önceden telefon açıp piliç dolma hazırlatabiliyormuşsunuz. Çok da güzel yapıyorlarmış. Kaynaklarım çok güvenilirdir ;)
Pınarbaşı, bizim sıklıkla uğradığımız bir yer ama belirtmek gerekiyor ki Bodrum'a yaklaşık 90 km lik bir mesafede. Biraz uzak yani :) Bundan dolayı genellikle akşamüstü saatlerinde Bodrum'a varmadan önce yolculuğun finale yakın bölümünü burada yapmayı tercih ediyoruz. O yolun bütün yorgunluğunu orada atacağınızdan emin olarak uğramanızı tavsiye ederim.

Sunday, October 14, 2007

Piknik ve "muffin"



Bu gün bayramın son günü ve biraz gecikmeli de olsa herkesin bayramı kutlu olsun. Dün Ankara'da yazdan kalma başlayıp akşama doğru kışı hatırlatmaya çalışan güzel bir sonbahar havası vardı. Aylardır hasret kaldığımız yağmur sesini dinledik nihayet günün bitiminde. Öyle bir hale geldik ki yağmuru duyduğumuz anda hep beraber coşkuyla camlara fırlıyoruz! Bir biz değil bakıyorum bütün mahalle halkı pencerelerde. Eh kolay değil, bütün yazı samanlığa dönüşen bahçelere, zamanından önce kururcasına yapraklarını döken ağaçlara içimiz acıyarak bakmakla geçirdik. Çocukluğumda şöyle bir laf duyardım sürekli büyüklerimden "eller aya biz yaya"... evet biz hala "yaya" ne yazık ki :( Ha pardon ama küresel ısınmaydı bunun sorumlusu di mi ya! Nasıl da unuttum?! Bu küresel ısınmanın bizi nasıl çöle çevirdiğini anlayamıyorum da galiba ondan unutuyorum. Hayır neden Avrupa'da yaz günü bile şakır şakır yağmur yağıyor da biz burada suuuu suuu diye inliyoruz ki? Her şey de bizi mi buluyor acaba?... Neyse söylenecek söz çok ama burada bu konulara girmeyi sevmiyorum o yüzden biz "muffin"lere gelelim en iyisi.



Bu yazın başında aldığım Women's Weekly'nin "Muffins" kitabı her an elimin altında. Ne denediysem hep çok güzel oldu. Daha önce de çikolatalı bir tarif vermiştim ki o da sizlerden gelen yorumlara da bakılırsa çok beğenilen bir denemeydi. Biz yaz kış demeden ufak göl kenarı pikniklerini çok severiz. Herkesin zevkine göre ufak bir sandviç, termosa çay/kahve ve üstüne bir de "muffin" bu yazın klasiği oldu. Bu sevda uğruna da kitapta neredeyse denemediğim muffin tarifi kalmadı. Aslında burada yayınlamak istediğim farklı lezzetler var ama dayanamayıp bunu da paylaşmak istedim.

Hindistan cevizli topkekler (Coconut muffins)

Malzemeler;
2 cup (300g) kekunu (ya da un+kabartma tozu)
90 g tereyağı (oda sıcaklığında)
1+1/3 cup toz şeker
1 cup hindistan cevizi rendesi
3 çorba kaşığı iri çekilmiş hindistan cevizi (arifoğlunun var)
1 adet hafif çırpılmış yumurta
1 cup (250 ml) hindistan cevizi sütü (marketlerde konserve olarak var)
1 tatlı kaşığı sıvı vanilya (bu da benden)

Yapılışı;

Bir kapta yumurta, tereyağı, şeker, vanilya ve hindistan cevizi sütünü karıştırın. Sonra yavaş yavaş hindistan cevizi ve unu ekleyerek karıştırın ama kesinlikle sadece karışana kadar yani homojen olsun aman çırpayim diye uğraşmayın. Ne kadar eziyetsiz di mi? Bu iş çok zevkli yani ne kurabiye hamuru gibi yoğurmak ne de kek hamuru gibi çırpmak gerekiyor! Sadece karıştırıyorsunuz ve sonuç her seferinde çok başarılı. Tabi malzeme işin en önemli kısmı her zaman olduğu gibi. Eğer iyi bir lezzet yakalamak istiyorsanız malzemenin en güzelini bulmaya çalışın her zaman. En pahalısı en iyisidir diye düşünmemek gerekiyor alışveriş sırasında. Genellikle kaliteli malzeme, emsalleri içinde tabi ki daha yüksek fiyatlı oluyor ama bazen de fiyatı yükselten başka maliyetler insanı yanıltabiliyor. Bu durumda ne yapmak gerekiyor tabi ki aldığımız malzemeleri kullanırken dikkat etmek ve sonucu değerlendirmek. Bunu günün koşuşturmacası içinde ne kadar başarabiliriz?... İşte bütün mesele bu :) Bu da biraz konuya duyulan ilgiye bağlı bence.

Şimdi sıra geldi bu muffinleri pişirmeye, önceden ısıtılmış 160 derecede 25 dakika yeterli oldu benim fırınımda. Siz de üzeri pembeleşene kadar pişirebilirsiniz. Ha bir de kitap 80 ml lik 12 kaba bölün diyor ama ben yukarıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi 9 + 12 kaba paylaştırdım böylece daha küçük porsiyonlarım oldu.

Bu tarifi bir de şu şekilde denedim, hindistan cevizi yerine çekilmiş fındık kullandım ve ilaveten 1/4 cup süt ekledim. Bir de 80 gr lık bitter çikolatayı (ki bu bir kare pakettir) kıyarak hamura son aşamada karıştırdım. Bu hali de çok beğenildi ve hatta acıbadem kurabiyesi havasında oldu biraz.

İyi denemeler ve mis kokulu "muffin"ler!...
Posted by Picasa

Tuesday, July 17, 2007

Kulübe Pasta

Benim canım arkadaşım, kardeşim, sırdaşım ,en yakın dostum ve bir de eş tarafından kuzenim (bunu da atlamayalim di mi ama :P)dünyaya birbirinden tatlı 2 minnoş getirdi, tarih 10.06.2005... Dünyaya geleceklerini öğrendiğim günü asla unutamam çünkü benim için de çok ama çok mutlu bir gündü. Derken bir de öğrendik ki bebek 1 değil 2 taneymiş, sevincimiz ikiye katlandı :) Şimdi doğdular da büyüdüler bile, artik 2 yaşında birer abi ve abla oldular. Allah tüm yavru kuşlarımıza uzun sağlıklı ve mutlu bir ömür versin ve inşallah bizler de hep mutluluklarını, güzel günlerini görelim onların.



Pastamızın yapım aşamalarını fotoğraflamıştım. Bu yüzden çok fazla söze gerek yok diyerek kisaca tarifini vermek istiyorum.



1 Pandispanya için (bundan 2 tane pişirdim);

5 yumurta

185 gr toz şeker (ince olanını tercih edin)

50 ml süt kreması (oda sıcaklığında)

275 gr kekunu ya da un + kabartma tozu + 50 gr kakao + vanilya

150 gr yumuşamış tereyağı


Önce şeker ve yumurtalar 8-10 dakika kadar çırpın, sonra krema ve tereyağını ekleyerek çırpmaya devam edin. Son olarak diğer kuru malzeme karışımını eleyerek en düşük devirde sadece karıştırın. Daha sonra yağlı kağıt serilmiş 27x37 cm çapındaki tepsiye dökerek pişirin. Piştikten ve soğuyup yağlı kağıttan ayırdıktan sonra bu keki 3 eşit parçaya bölün.



Sonra aynı şekilde bir pandispanya daha pişirip onu da 3 parçaya bölün. Toplam 6 parçamız oldu. Bunları üstüste dizerek kulübe görüntüsünü verecek sekilde traşlayın. Ben en üstteki çatının üçgen bölümünü yapmak için kenarlardan traşlanan parçaları kullandım.


Bu arada kullandığım çikolatalı kremayı hazırlamak için,

300 gr kadar bitter kuvertür çikolatayı ben mari usulü erittim. Bir yanda da yaklaşık 2 kutu süt kremasını çırptım ve krema sürülecek kıvama geldiğinde kaşıkla (ama kesinlikle mikserle değil aksi taktirde krema kesik bir görüntü oluşturuyor) çikolatayı karıştırdım. Bu kremayı birkac saat dolapta beklettikten sonra çok daha rahat kullanabilirsiniz.







Daha sonra aralarını çikolatalı krema ve çikolata parçalarıyla kaplayın. Hepsini kapladıktan sonra yukarıdaki fotoğrafta görüldüğü gibi streçle kaplayarak ertesi güne kadar bekletin. Ertesi gün şeker hamurunuzla kaplamadan önce dış yüzeyini de ince bir tabaka krema ile kaplayın ki leker hamurunu tutsun. Kapladıktan sonra da süslerini yerleştirebilirsiniz. Bu arada modelleme için bir kaç gün önce çalışmaya başlayabilrsiniz. Figürleri yaptıktan sonra biraz bekletirseniz daha sert ve kendini birakmayan bir şekle getirebilirsiniz.


Pastamız brownie tadında oldukça lezzetliydi di mi Melek'çim?


Sunday, June 03, 2007

Çikolatalı Top Kek (Choc Brownie Muffins)



Geçen hafta kendime yemek ve tatlı tarifleri ağırlıklı bir kaç kitap aldım. O kadar güzel tarfiler var ki içlerinde hepsini denemek için sabırsızlanıyorum. İlk denediğim tarif de bu oldu. Women's Weekly'nin Muffins kitabında yer alan bu tarifi neredeyse harfiyen uyguladım. Genelde bunu bir türlü beceremem, yani tarifi olduğu gibi uygulamayı! İlle bir şeyleri değiştiririm. Tabi bu tarfite de malzeme açısından biraz değişiklik yapmak zorunda kaldım. Bir yandan da şunu düşündüm; bir tarifi olduğu gibi uygulamak mümkün mü acaba? Çeşit çeşit unlar, farklı markaların kakaoları, kullandğınız yağın markasına kadar lezzeti etkileyen o kadar çok unsur var ki. Her seferinde bir malzemeyi değiştirerek belki ideal olana ulaşmak mümkündür. Bunun için de sabırlı olmak gerekiyor tabi ki. İşte püf nokası denilen şeylerin bazıları da böyle çıkıyor ortaya herhalde.
Malzemeler:
2 cup kek unu (300 g)
1/3 cup kakao (35 g)
1/3 cup toz şeker (75 g)
60 g oda sıcaklığında tereyağ
1/2 cup damla çikolata (75 g) (bitter çikolata parçaları da olabilir)
1/2 cup (75 g) fındık/ceviz ya da fıstık
1/2 cup nutella (125 ml)
1 yumurta, hafif çırpılmış
3/4 cup süt (180 ml)
1/2 cup ekşi krema (ki ben kefir kullandım ya da bu miktar süte 1 tatlı kaşığı sirke ile kullanabilirsiniz)
Yapılışı:
Bir kapta tüm kuru malzemeleri karıştırın. Ayrı bir kapta da diğer malzemeleri karıştırın. Daha sonra kaşık kullanarak hepsini karıştırın.
Tarifte 1/3 cup (80 ml) kapasiteli muffin kalıpları ile 12 tane çıkacağı yazılı. Ben 4'lü muffin kalıplarından 3 tane alarak hamuru paylaştırdım.
Bazı tariflerde yumurta ve şeker uzunca bir süre karıştırılarak hazırlanır ancak bu kitapta şu ana kadar denediklerimin hiç birinde çırpma işlemi söz konusu değildi. Bu konuda tereddüte düşmemeniz için özellikle bunu belirtmek istedim.








Saturday, June 02, 2007

Dumanı Üstünde Çörekler...

Bu sabah kahvaltısı için yapıldılar ve midelere indiler bile! Bu çöreklerin yapımı o kadar pratik ki çırpmak gerekmiyor, mayalanması gerekmiyor, elinizin altında hangi malzeme varsa hayır demiyor, sonuçta da lezzetli ve sağlıklı bir çörek çıkıyor ortaya. Özellikle sabah kahvaltıları için ya da hemen 5 çayının yanına yetiştirmek için ideal çözümlerden biri. Okullar kapanmak üzere, çocuklar artık evde :) Onlar için de ara öğün olarak bu tip atıştırmalıklar, sağlıklı ve besleyici seçenekler oluşturuyorlar her zaman. Biraz da onlara uygun hale getirip yani azıcık süsleyip de sunarsak hayır diyeceklerini hiç sanmıyorum. Sağlıklı nesiller yetiştirmek için evlerimize cips benzeri hazır yiyecekleri sokmamak gerekiyor kesinlikle! Mutlaka arada bir önüne geçemediğimiz zamanlar oluyor, üstelik de belli bir yaştan sonra onları kontrol etmek çok zor ama en azından damak zevklerini bu yiyeceklerle geliştirmek ileride onlara büyük katkı sağlayacaktır. Eve hazır abur cuburları hiç sokmamak ise ciddi anlamda etkili bir yöntem diye düşünüyorum.

Ben oğlum için bir kısmını minik hayvan kalıplarında pişirmeyi tercih ettim. Altta görülen şekil her ne kadar çok belli olmasa da bir tavşan aslında. Kahvaltıyı geciktirmek istemediğim için süsleme kısmına fazla girmedim ama renkli biberler, peynir vs kullanilarak biraz daha cazip hale de getirilebilir.




Daha önce bir yazımda Karahan Un'dan bahsetmiştim. Bu lezzetli organik unlarla zaman zaman yapacağım çörek ve ekmekleri sizlerle payalaşacğımı da söylemiştim. Bu tarif onlardan biri işte. Bloguma biraz daha fazla vakit ayırmayı istiyorum ama sadece istekle olmuyor ne yazık ki. Belki yazın rehaveti bana bu imkanı sağlar kimbilir?... Çok güzel tatlı çörek, değişik ekmek denemelerim oldu aslında. Bunları zaman içinde sizlerle paylaşacağım. Şimdi gelelim bu çöreğin tarifine:

Malzemeler;

3 yumurta (1'inin yarısı üstlerine sürülecek, yarısı içinde kalacak)
2 su bardağı tam buğday unu
1 su bardağı beyaz un + 1 tatlı kaşığı karbonat
1 su bardağı yoğurt
2/3 su bardağı sızma zeytinyağı
1/2 su bardağı dilimlenmiş zeytin
2 tatlı kaşığı kekik
1 tatlı kaşığı deniz tuzu

Yapılışı;

tüm malzemeleri karıştırdıktan sonra, yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine kaşık yardımıyla yumurta büyüklüğünde parçalar dökün. İsterseniz küçük kek kalıpları ya da kek kapsülleri de kullanabilirsiniz. Sonra üstlerine çırpılmış yumurta sürerek, 10 dakika önceden
ısıtılmış fırında 175-180 derece fırının orta rafında, üzerleri kızarındaya kadar pişirin.

NOT: Bu çöreğin hamurunu temel hamur alarak içine zeytin yerine peynir-dereotu vs gibi damak zevkinize ve evdeki malzemenize uygun kombinasyonlar da oluşturabilirsiniz.

Posted by Picasa

Wednesday, May 30, 2007

Çiçek ve Üzüm Sepeti!...

Anneler günü için yaptığım bu pastayı model teşkil etmesi için sizlerle paylaşmak istedim.
Annelerimiz çok mutlu oldular, çok beğendiler pastalarını. Bu da tüm verdiğim emeğe değdi işte!
Pastamızın pandispanyası vanilyalı, arası pastacı kreması ve fıstık krokanlı. Üstüde ise yine çırpılmış süt kreması var.


Biraz sabır gerektiriyor ama bittiğinde etkileyici bir görüntüsü oluyor gerçekten :)
Posted by Picasa

Monday, May 07, 2007

Moşi Moşi pasta :)




Uzunca bir süredir blogumla hiç ilgilenemedim ne yazık ki. Her şeye yetişmeye çalışmaktan oluyor bu ama olsun ne kadar olursa artık diyerek kendimi hafiflettikten sonra, size bir arkadaşımın kızı için yaptiığım pastayı aşamalarıyla anlatmaya çalışacağım. Küçük kızımız bu figürü çok seviyor tokalarda, kıyafetlerde vs. Bu yüzden pastaya da taşıyalım istedik. Ben internette araştrırken anladım ki bu figüre "hello kitty" de deniyor. Tabi yanlış anlamadıysam!...

Bu tür pastaların yapımına ben genellikle 2-3 gün önceden başlıyorum. Önce şeker hamurunu yoğuruyorum ki dinlenince daha kolay çalışılabiliyor. Belki de ben dinlendiğim için öyle geliyordur kimbilir?... Önce şeker hamurunun tarifiyle başlamak istiyorum. Evde şeker hamuru yapmak istiyorsanız ne yapıp edip Celal Usta'dan pudra şekerinizi alıp bir kenara koyun derim çünkü diğer pudra şekerleriyle bu kıvamda, bu kadar güzel bir hamur elde etmek mümkün olmuyor.

Malzemeler:

125 ml glikoz

60 ml oda sıcaklıgında su (4 tbsp)

20 ml toz jelatin

15 ml (1 tbsp) gliserin

yaklaşık 1 kg elenmiş pudra şekeri

Oncelikle toz jelatin ve suyu bir kase içince karıştırın ve süngersi bir doku alana kadar bekletin. Benmari için kullanabileceğiniz küçük bir tencere alin, yaklaşık yarısına kadar su koyun ve tabanı, benmari tenceresindeki suya değmeyecek büyüklükte bir cam kaseyi bu tencereye oturtun. Su kaynadıktan sonra beklemekte olan jelatini bu kaseye dökün ve karıştrın. Kısa sürede eriyip sıvılaşacaktır. Bu aşamada glikozu ve gliserini de ekleyerek karıştırın. Su kaynadıktan sonra altını kısabilir ya da tamamen kapatabilirsiniz. Karışım homojen hale geldikten sonra yavaş yavaş pudra şekerinizi ekleyin ve yoğurun. Bir gün oda sıcaklığında dinlendikten sonra çalışılması çok daha kolay bir hamurunuz olacaktır.

Pandispanya Tarifi:

Malzemeler (x 2 olarak yaptım, her biri pastanın bir katı oldu)

6 yumurta (oda sıcaklığında)

5 kahve fincanı toz şeker

1 kutu süt kreması (oda sıcaklığında)

1 tatlı kaşığı vanilya

5 kahve fincanı un + 1 çay kaşığı kabartma tozu

1 kahve fincanı kakao

Yumurta ve şekeri 10 dakika kadar önce yavaş sonra yüksek devirde çırpın. Sonra süt kremasını ve vanilyayı ekleyerek en düşük devirde çırpmaya devam edin. Son olarak un+kabartma tozu ve kakaoyu birlikte eleyerek sadece karışıncaya kadar düşük devirde çırpın. Yağlı kağıt serilmii büyük dikdörtgen fırın (37 x 27 x 1,5 cm) tepsisine dökerek 150 derecede 45dakika kadar pişirin.

Pandispanyaları bir gun buzdolabında beklettikten sonra ertesi gün kullanacağım figürü sablon halinde A3 boyutunda büyüterek keklerin üzerine koydum ve bu şekilde traşladım. Arasına pastacı kreması ve muz koydum.

Sonra pastanın tüm dış yüzeyini çırpılmış süt kreması ile kapladım.
Bu sekilde 5-6 saat buzdolabında beklettikten sonra şeker hamuru ile kapladım.

Daha sonra ise A4 boyutunda yazıcıdan aldığım figürü kestim ve uygun renklerde şeker hamurundan parçalar çıkararak pastanın üstüne yapıştırdım. Diğer taraflarını da dinamik bir görünütü oluşturmaya çalışarak süsledim.

Umarım çok karışık anlatmamışımdır. Bu gönderiyi, zaman yetersizliği nedeniyle her fırsat bulduğumda bir parçasını yazarak tamamlamaya çalıştım. Bu yüzden atladığım şeyler olabilir ama yorumlarda telafi etmeye çalışırım aklınıza takılan şeyler olursa :)

Thursday, April 12, 2007

SOBELENDİM :)



Sevgili Nur beni 3x3 oyununa davet etmiş az daha 3 gün sınırını aşıp diskalifiye olacaktım ki son anda kurtardım durumu!...

Sorular şöyle ;

1.1. Daha önce yaşadığınız 3 şehir:

Ben aslında doğma büyüme Ankara'lıyım ama çok uzun yıllar önce de olsa yaşadığım diğer iki şehirden biri Istanbul (çocukluğumun 3,5 yıllık bir bölümü ve daha öncesi ne yazık ki hiç hatırlayamadığım 1,5 yıllık süreyle Napoli.

1.2. Tatil için gittiğiniz gördüğünüz ve önermek istediğiniz üç yer:

Ben iflah olmaz bir Bodrum tutkunuyum, nereye gidersem gideyim o ruhu taşıyan başka bir yer göremiyorum. Bodrum'u öneriyorum ama temmuz ve ağustos dışındaki aylarda hatta mümkünse nisan ve ekim aylarında şahane oluyor. Önereceğim bir başka yer Ilgaz Dağı olabilir. Geçen yaz ağustos ayında abimlerle birlikte çok güzel birkaç gün geçirdik. Mis gibi serin orman havası o yaz sıcağında insanı kendisine getiriyor hemen. Üstelik kısa yolculuklarla gezebileceğiniz yerler de var çevrede. Üçüncü olarak da Avrupa'dan bir yer önereceğim: Paris! Kaç kere gidersem gideyim yine gitmek isterim oraya, resime olan ilgimden dolayi belki de, sadece D'Orsay Müzesinde bile birkaç günümü geçirebilirim zaten! Eh bir de iflah olmaz çocuk ruhum Disneyyylaaand diye tutturup duruyor arada ;)

1.3. Yaşamak istediğim üç şehir:

Ben Ankara'dan başka bir yerde yaşamak istemedim hiç bir zaman. Beni buraya bağlayan belki de ailemin ve dostlarımın bu şehirde yaşıyor olması. Bir de tabi insanın hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği şehirde her köşenin ayrı bir anlamı oluyor. Tatile gittiğimde bile bir haftadan fazla dayanamam ben :) Ankara dışında belki ilerleyen yaşlarda yılın yarısını Bodrum'da geçirebilirim. Yaşamak istediğim üçüncü bir şehirse yok, mecbur da kalmam inşallah :)

2.1. Şu anki mesleğiniz:

Ben H.Ü. Maliye Bölümü mezunuyum. Okulumdan mezun olduktan sonra hiç bir zaman kendi mesleğimi yapmayı düşünmedim benim için çok uzak konular bu para pul işleri. O yıllarda yapılmış bilinçsiz bir tercih işte. Sonraki yıllarda bilgisayar sektöründe eğitim/destek ve satış gruplarında çalıştım. Çocuğumu belli bir yaşa gelene kadar kendim büyütmek istediğim için ara verdiğim çalışma hayatına bu yaz sonunda tekrar atılmayı düşünüyorum. Bakalım ne sürprizler bekliyor bizi :)

2.2. Dünyaya yeniden gelseniz hangi mesleği yapmak isterdiniz?

Kesinlikle güzel sanatlar fakültesinde şansımı dener resim, grafik tasarım gibi bir bölümde eğitim görüp bu alanda çalışmayı isterdim.

2.3. Kesinlikle yapamazdım dediğiniz meslek:

Doktorluk!...

3.1. Yaşam felsefenizi oluşturan sözlerden biri:

Mutluluğu tatmanın yolu onu paylaşmaktan geçer... BYRON
Paylaşmak benim için çok önemlidir :)

3.2. Bir kitaptan alınma sevdiğiniz bir bölüm, paragraf ya da cümle:

"Sevgimizin alışkanlığa dönüşmesinden korkan hep ben oldum. O yüzden de bir kedibalığı gibi davrandım hep. Bu kedibalığı öyüküsünü Kerim Turgut'a anlatmıştı. Büyük deniz avcıları, yakaladıkları iri balıkları gemilerindeki havuzlara çektikten sonra hayvanların kendilerini ölüme bırakmalarını önlemek için havuzun içine kedibalıklarını atarlarmış. Kedibalıkları, ölümü bekleyen balıkların çevresinde dolaşır, bir o yanlarından, bir bu yanlarından, ısırarak onların devinmelerine, soluk almalarına neden olurlarmış. Böylece de varılması gereken yere varıldığında..."

En sevdiğim yazarlardan biri, Erhan Bener'in Oyuncu adlı kitabından alıntı...

3.3. Çok sevdiğiniz bir şiirin bir parçası:

Rüzgar Gülü (Atilla İlhan)

"İkimiz iki sap buğday olsak
sen benim olsan ben senin olsam
bir gece vakti aklına gelsem
uykunu tutsam bırakmasam
birbirimizin kalbini dinlesek
dünyanın kalbini dinlesek
büyük ateşler yaksalar
iki güvercin uçursalar
nerede olduğumuzu bilsek..."

Ben dee...


Bu istiridye böreklerini ve arkadaki küçük demlikle bir demlik çayı sevgili Sardunya ' ya ikram ediyorum :)


Bu dereotlu ve peynirli çörekleri margarin kaygısı duymadan yesin diye sevgili Nimet'ciğime sunuyorum ve de tabi mümkünse ebe-sobe diyorum ;)


Son olarak da bu çikolata parçacıklı misss gibi vanilyalı kurabiyelerimi sevgili Tuhfe'ye ikram etmek istiyorum :)
Vakit bulabildiğiniz ölçüde siz de oyunumuza dahil olursanız seviniriz...

Saturday, March 31, 2007

Sevimli Pastamız:DİNO


İyi ki doğdun Arca!... Ömrünün her günü birbirinden güzel geçsin ve uzun, sağlıklı, mutlu, huzurlu bir yaşamın olsun...
Seni çooook seviyoruz :)

Wednesday, March 21, 2007

Karahan Un, ekmek ve tuzlu kurabiyeler




Geçen hafta tesadüfen Bim Markete uğramıştım ve yine tesadüfen üzerinde "organik" yazısı olan Karahan markalı bu unlar dikkatimi çekti. Tabi hemen her türünden bir paket sepete atıp çıktım. Akşam ekmek yapmak için bu unlardan birini denemeye karar verdim. Ekmek piştiğinde gözlerime ve hatta damağıma inanamadım :) Nefis olmuştu. Bir un bu kadar mı farkedebilir?... Ustelik daha önce kullandığım un da yine kalitesine inandığım ve zor bulup 10 kiloluk paketler halinde aldığım bir markaydı. Tabi hemen ertesi sabah kendimi yine Bim'e attım amacım kalan bütün paketleri toplayıp eve gelmekti! Gidince hüsrana uğradım tabi çünkü bir paket bile kalmamıştı. Çalışanlara sordum haftanın ürünüydü bitti dediler. Neyse ki ineternet siteleri (http:www.karahanun.com.tr) var tesellisiyle eve döndüm ve Ankara'da nerede bulabilirim acaba bu nefis unlari diye sordum, sağolsunlar hemen cevap yazdılar. Yakında Kiler Marketlerde ve organik ürün satan (aggroland, athelas gibi) dükkanlarda bulabilirmişiz. Bir yerlerde karşınıza çıkarsa mutlaka denemenizi öneririm.

Bu unların lezzetinin sırrı sanırım tamamen doğal yöntemler kullanılarak üretilip taş değirmenlerde öğütülmesinden geliyor. En kısa sürede marketlerde de bulabilmeyi diliyoruz :)

İlgilenenler için, bana Karahan Un tarafından belirtilen adresleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

"Ankara'da ki Organik Ürünlerimizi Satan Mağazalarımız
Aggroland-Zencefil Ekolojik ve Doğal Ürünler Mesa plaza No:31 Çayyolu Ankara Tel:0 312 240 33 35
Athelas Mucizeler Dükkanı Arcadium Alışveriş merkezi 8.cadde No:192 Çayyolu Ankara Tel:0 312 240 40 23
Güneş Doğal Ürünler- Tunalı Hilmi Cad. Yetkin Çarşısı No:101/35 Tel:0 312 428 36 52
İksir Doğal Ürünler -Gürcan Ülgen AltıncıI Cadde 3/5 Bahçelievler Ankara Tel:0 533 571 80 17


http://www.naturey.com
http://www.manavim.com/
http://www.naturaturk.com/
http://www.organikdunya.com/
http://www.dogalpazar.com/ ".



Bunlar da lezzetli atıştırmalık tuzlu kurabiyeler, oldukça hafif ve özellikle çocuklar için gayet besleyici.

Malzemeler:

3 yumurta (1'inin sarısı üstüne sürülecek)
1/4 cup süt
100 gr tereyağı (oda sıcaklığında)
1/2 cup zeytinyağı
1 çorba kaşığı sirke
1 tatlı kaşığı mahlep
1 tatlı kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı toz şeker
1 paket kabartma tozu
aldığı kadar un.

Yapılışı:

Önce yumurtaları, sütü ve yağları karıştırıp sonra da elenmiş un, kabartma tozu, mahlep, tuz ve şeker karışımını sıvı karışıma yedirerek yoğurun. Yoğurma işlemi bittikten sonra 1-2 saat kadar ağzı kapalı bir kapta, buzdolabında dinlendirin. Sonra unlanmış bir zeminde 1 cm kadar kalınlıkta açıp kalıplarla kesin ya da isterseniz elinizde şekillendirin. Üzerlerine yumurta sarısı sürerek önceden ısıtılmış fırında 175 derecede üzeri kızarıncaya kadar pişirin.

Hamur içerdiği yumurta miktarının biraz fazla olmasından dolayı açarken zorlayabiliyor. Yine de kesip pişirdikten sonra görüntüsü yukarıdaki gibi gayet şirin oluyor. Kurabiye gibi çok düzgün olmasını beklemeyin diye özellikle belirtmek istedim bunu. Afiyet olsun...

Sunday, March 04, 2007

Form Kurabiyeler

Bakmayin siz adinin form olduguna cok lezzetli bunlar :)

Malzemeler:
3 yumurta
150 ml zeytinyağı (1 çay fincanı kadar)
1/2 çay fincanı esmer şeker
1/2 çay fincanı pekmez
1 türk kahvesi fincanı süt
Kuru üzüm, kayısı parçacıkları ya da çeşitli meyve kuruları
1 tatlı kaşığı tarçın
1 çay kaşığı karbonat (ya da kabartma tozu)
Aldığı kadar tam buğday unu

Yapılışı:
Önce sıvı yağ, yumurta, süt, esmer şeker ve pekmezi karıştırın. Sonra meyve kurularını ve unla karıştırılmış karbonatı klasik kurabiye hamuru kıvamına gelene kadar un ekleyerek yoğurun. Hamuru 20 dakika kadar dinlendirdikten sonra 1 cm kalınlığında açın ve kalıpla şekiller kesin. Sonra yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizerek, önceden ısıtılmış 150-175 derece fırının orta rafında kızarana kadar pişirin. Beyaz un, beyaz şeker, katı yağ yok, gönül rahatlığıyla yiyebilirsizin ;)

Thursday, February 22, 2007

Renkli Kurabiyeler



İki sevimli hayalet bakmışlar ki hava çok güzel hadi demişler kırlara gidelim! Gitmişler, gezmişler, eğlenmişler... kelebekler, çiçekler, böcekler derken hatırlamışlar ki ilk cemre düşmüş meğer havaya :)

İşte bizim sevimli hayaletlerin tarifi:

Malzemeler:
2 yumurta
125 gr (4 türk kahvesi fincanı pudra şekeri)
125 gr tereyağ (dolaptan çıkarıp 30 dakika bekletseniz yeter)
1 türk kahvesi fincanı sıvı yağ
1 çay kaşığı saf vanilya
1 paket hamur kabartma tozu (unla birlikte eleyin)
aldığı kadar un

Yapılışı:

Önce tereyağ ve pudra şekerini krema kıvamına gelene kadar yoğurun. Sonra yumurtaları ve sıvı yağı ilave edip karıştırın. Son olarak azar azar unu eleyerek bu karışıma yedirin. Klasik kulak memesi kıvamına geldiği zaman un eklemeyi bırakın. Ben bu aşamada hamurumu 3 parçaya böldüm ve parçalardan birine turuncu diğerine yeşil gıda boyasını bıçak ucu ile çok az miktarda katarak yedirdim. İki küçük delikanlı için biraz eğlence olsun diye!

Hamurları yoğurduktan sonra içindeki tereyağın kendini bırakmaması için mutlaka en azından yarım saat kadar buzdolabında ve hava almayan bir kabın içinde dinlendirin. Daha sonra üzerine yağlı kağıt sererek 0,5 cm kadar açın ve kalıplarla kesin. Yağlı kağıt serilmiş bir tepside, önceden ısıtılmış fırınınorta rafında 150-175 derece arası ısıda altı pembeleşene kadar 20 dakika kadar pişirin. Sonra tel ızgara üzerine alarak soğutun. Soğudukça daha kıtır kıtır oluyor bu kurabiyeler, hava geçirmeyen bir kap içinde de rahatlıkla 1 hafta dayanıyorlar.
Bir süredir yukarıdaki fotoğrafta görülen mermer parçasının peşindeydim :) 50x50 cm boyutunda bu mermer üzerinde hamurla bu tip çalışmalar yapmak için çok uygun. Özellikle içeriğinde katı yağ olan kurabiye hamurları, kalıpla keserken biraz fazla uğraşıldığı için özelliğini kaybetmeye başlıyor bir süre sonra. Mermerin soğuk bir yapısı olması bu zorluğu büyük ölçüde aşmamızı sağlıyor. Kalıpla kesilmiş hamuru kaldırırken de yapışma olmadığı için yine büyük bir kolaylık sağlıyor. Kısacası bulabilirseniz siz de peşine düşebilirsiniz :)
Afiyet olsun!... Posted by Picasa

Monday, February 12, 2007

Lolipop Kurabiyeler


Bu kurabiyeler yarın resim grubumdaki arkadaşlarıma hediye gidecek :)
Kurabiyenin tarifi benim klasik vanilyalı bisküvi tarifim. Siz damak zevkinize gore kalıpla kesebileceğiniz her tarifi uygulayabilirsiniz. Lolipop kurabiye yaparken dikkat etmek gereken bir kaç şey var. Takacağınız sapların çok kalın olmaması gerekiyor aksi taktirde kurabiyeler de kalınlaşmak zorunda kalıyor. Hamuru açarken de çok ince olmaması gerekiyor çünkü çubukları yerleştirirken tam alttan ya da üstten hamuru delip çıkabiliyor.

Pişirip soğuttuktan sonra süsleme kısmı isteğinize kalmış. Royal icing türü bir süsleme yapabileceğiniz gibi şeker hamuru da kullanabilirsiniz. Ya da benim bu kurabiyelerde yaptığım gibi beyaz kuvertür çikolatayı benmari usulü eritip çok az da süt kreması ekleyerek renklendirebilir ve bununla süsleyebilirsiniz. Oldukça lezzetli ve de neşeli kurabiyeler bunlar bence deneyin pişman olmazsınız :) Posted by Picasa