Monday, November 28, 2005

Beypazarı'na yolunuz düşerse...



önce tabi gezilmesi gereken yerleri mutlaka gezin... Beypazarı'na kuşbakışı bakmak için biraz tırmanmak gerekiyor ama gözünüz korkmasın yürüyerek değil arabayla. Ben daha önce iki kez gitmiş olmama rağmen geçen hafta annem, kayınvalidem, kuzenim ve yengem olmak üzere beş kız (!) gitmenin tadını çıkardım. Peşinden sürekli koşmam gereken afacan oğlum bu sefer babasıyla pazar keyfi yaptı evde. Alışveriş sırasında yanımızda can sıkıntısından yüz hatları giderek gerilen bir erkek de olmayınca ver elini gümüşçüler çarşısı, yiyecek alışverişi derken ne de çabuk gün bitiverdi.

Beypazarı'nı o kadar sevdim ki; öyle bir kere gittim gördüm geldim diyemiyorum. Yine gideceğim diyorum. Neden mi? Dokusu çok güzel, doğallığını, saflığını öyle güzel koruyor ki tıpkı insanları gibi... Her girdiğiniz dükkanda güleryüzle karşılanıyorsunuz. Nasıl ağırlayacaklarını bilemiyorlar sizi, çay mı kahve mi yoksa soda mı ikram etsinler. Anadolu insanının misafirperverliği büyükşehirlerde pek hatırlanmıyor artık ne yazık ki... Belki de Beypazarı'nda bunu hatırlamak hoşuma gitti. Sonra İnözü Vadisi'nin o bozulmamış, bereketli hali çok hoşuma gitti. Vadi içinde yemek yenilebilecek çok güzel sofralar var. Güveçte, odun ateşinde pişmiş etli pilavlar, kapamalar, yaprak sarmaları... Sonbaharın veda etmeye hazırlandığı, kışın da gelmeye sabırsızlandığı bir günde içilen o sıcacık nefis tarhana çorbası insanın ruhunu ısıtıyor. Dışarıda sarılar kırmızılar kahverengiler, yeşiller göz alıyor, içeride kocaman bir soba gürlüyor ve hafiften bir kanun sesi de yemeği tamamlıyor. Tabi o höşmerim tatlısının enfes tadı da damağınızda kalıyor. Aslında eni konu tarifini aldım da bakalım becerebilir miyim?...

Çarşı içinde ilk gittiğim günden beri vazgeçemediğim bir dükkan var. Adı "Yakut Ticaret". Dükkanın sahipleri o kadar temiz ve iyi niyetli insanlar ki, kendimi alışverişe değil de bir akrabamın evine gitmiş gibi hissediyorum oradayken. Tertemiz bir çift, birlikte işletiyorlar orayı. Dükkanda neler mi satılıyor? Ne satılmıyor ki... kurutulmuş her türlü sebze, meyve, baklagiller, baharatlar, turşular, daha neler neler. Beypazarı'na yolunuz düşerse bu dükkana uğramadan geçmeyin. Bir tavsiyede bulunmadan da geçemeyeceğim ama... kurutulmuş sebze, ya da bakliyat türü bir şeyler alacak olursanız bu işi yazın başında yapmayın. Yaz sonu, sonbahar ya da kış başı en uygun zaman, çünkü ilerleyen zamanda bunlar güvelenebiliyor. Ben aşağıda tarifini verdiğim kurutulmuş dolmalıkları ve salamura yaprağı Beypazarı'ndan aldım, hepsi birbirinden güzel çıktı.

İlgilenenler için şu linki kopyalıyorum: http://www.beypazari-bld.gov.tr/

GÜVEÇTE KURU DOLMA

Malzemeler:

1 su bardağı pirinç

1/2 su bardağı bulgur

1 su bardağı süt

1 çorba kaşığı yoğurt

1/2 su bardağı zeytinyağı (2 kaşık kadarı dolmanın üzerine gezdirilecek)

1 çorba kaşığı nar ekşisi

3 çorba kaşığı dolusu domates salçası

1 çorba kaşığı biber salçası

1 tatlı kaşığı tuz

1/2 demet kıyılmış maydanoz

1/2 demet kıyılmış taze nane ya da 2-3 çorba kaşığı kuru nane

1/2 demet doğranmış yeşil soğan

1/2 demet kıyılmış dereotu

2 adet orta boy kuru soğan

1 yumurta

3 çorba kaşığı süt kreması

Kurutulmuş patlıcan, kabak, biber ya da asma yaprağı

Yapılışı:

Aslında bu dolma içi ile yapılan dolmaya yalancı dolma diyorlar. Eşim hiç bir yemeğin içinde kıyma yemediği için kayınvalidem bu içle yaprak sarması yapar. Ben de eşimi tanımadan önce hiç bilmezdim bu şekilde dolma yapıldığını ama itiraf edeyim öyle lezzetli oluyor ki etli dolmaya tercih ediyorum ben de. Yapılışına gelince önce kuru sebzeleri kara suyu çıkana kadar arada bir kaç kez de haşlama suyunu değiştirerek yumuşayana kadar pişirin. Tamamen pişmemesine de dikkat edin çünkü dolma olarak da bir süre daha pişecek zaten.

Diğer taraftan genişçe bir tencere ya da tavada (ben bu işi için wok kullanmayı tercih ediyorum) önce zeytinyağ ile soğanı biraz kavurun ama tamamen ölmesin. Sonra diğer malzemeleri de ekleyerek sürekli karıştırın ve sütünü/suyunu çektikten sonra altını kapatarak bir süre ağzı kapalı olarak dinlendirin. Sonra yumuşamış olan sebzelerin içini bu içle doldurmaya başlayın. Bunu yaparken çok fazla doldurmamak gerekiyor yoksa piştikten sonra üzerinden taşıyor pirinçler.

İçini doldurmuş olduğunuz dolmaları ya da varsa sarmaları güvecin tabanını kapatacak şekilde yerleştirin. En son üzerine dolmaların yaklaşık yarı seviyesine gelecek kadar salçalı su ekleyin, güvecin ağzını alüminyum folyo ile kapatın ve hatta onun üzerine de uygun bir kapak daha kapatın. Önce harlı sonra da orta hararetli ateşte pişirin. En son olarak bir 10 dakika kadar da fırında tuttuktan sonra servis yapabilirsiniz. Afiyet olsun...

NOT: Dolma içini hazırlarken pirinçlerin biraz diri kalması gerektiğini, dolma olarak zaten pişeceğini unutmayın. Aksi taktirde pirinçleri tanımakta çok zorlanacaktır görenler.

Bir de güveç alırken mümkünse fotoğraftaki gibi içi siyah olanları tercih edin. Ben bu güne kadar çok güveç aldım ama yıkarken hep huylanmışımdır. Ne kadar iyi piştiği söylense de kırmızı toprak aktıkça benim güveçlerim saksı olmaktan kurtulamamıştı. Hatta bir defasında organik ürünler satan bir dükkandan tamamen doğal malzemeden yapıldığını öğrendiğim bir güveç almıştım. Tarif ettikleri gibi önce fırınladım sonra da içinde su kaynattım. Su kaynatma aşamasında güvecim kırılmıştı... Veee sonunda tam istediğim gibi bir güvece kavuştum işte. Daha önce içinde tandır, fasülye, türlü vs de pişirdim hepsinden çok iyi sonuç aldım. Bu güveci de Beypazarı'na giderken Ayaş'tan aldığımı söyleyerek son noktayı koyuyorum.

Monday, November 14, 2005

Rüyada hurma görmek bolluk ve bereket demekmiş...


Eh biz de artık bu etkinlikten sonra rüyalarımızda bol bol hurma görebiliriz ne dersiniz :) Epey uğraştım aklıma yatan bir tarif bulabilmek için ama açıkçası sonunda biraz tarifler biraz da yaratıcı güç diyerek koyuldum bir hurmalı tart yapmaya...

HURMALI CEVİZLİ TART

Malzemeler:
1 su bardağı çekirdeği alınmış ve ikiye bölünmüş hurma
1 su bardağı yarım ceviz
1 kutu süt kreması
3 çorba kaşığı toz şeker
1 çorba laşığı tereyağı
1/2 tatlı kaşığı tarçın
6 kare tatlı milföy hamuru

Yapılışı:

Milföy hamurlarını tart kalıbına yerleştirip üzerine ağırlık yapması için barbunya, nohut vs koyarak önceden ısıtılmış fırında pişirin. Bu arada bir tavada süt kreması ile hurmaları orta ateşte karıştırarak bir kaç dakika pişirin. Sonra üzerine toz şeker, ceviz ve tarçını da ekleyerek kremanın kıvamı biraz koyulaşana kadar pişirmeye devam edin.

Milföyler pişip biraz da soğuduktan sonra harcı üzerine serip kısa bir süre dinlendirdikten sonra servis yapın. Ben ılık servis yaptım ve ustamdan tam not aldım. Ustam kim mi?... Tabi kayınvalidem :) Yakında güzel tariflerimizi paylaşacağım sizlerle.

Afiyetle kalın...