Wednesday, September 27, 2006

Fındıklı Bisküvi


Fındık etkinliğine katılamadığım için üzülmüştüm çünkü öğünlerimizin birinde mutlaka yer alan çok sevdiğimiz bir yemiştir fındık. Bu bisküviler de öyle lezzetli oldu ki ağızda dağılıyor ve mis gibi fındık tadı insanın damağında kalıyor.

Ben 2 boyda yaptım bisküvileri bir kısmı satandart pötibör bisküvi boyunda, bir kısmı da kahve yanına birer lokmalık kimsenin itiraz etmeyeceği boyda ;)

Malzemeler;
125 gr oda sıcaklığında tereyağ
1 türk kahvesi fincanı fındık yağı
1 adet yumurta
1 çorba kaşığı süt
3 su bardağı un
1 su bardağı toz fındık
1 paket kabartma tozu
2/3 su bardağı esmer şeker
1 tüp vanilya-tereyağ aroması (Dr Oetker'inki çok güzel)

Yapılışı;

Önce yağı, yumurtayı, şekeri ve aromayı elinizle yedeirerek karıştırın. Sonra başka bir kapta karıştırdığınız un+kabartma tozu+fındık karışımını yavaş yavaş yedirin ve klasik kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edin. Bu hamuru 15-20 dakika kadar dinlendirip un serpilmiş zeminde merdane ile 0,5 cm kalınlığında açın ve şekilli kalıplar yardımıyla kesin. Hamuru açarken arada çok olmamak kaydıyle un serperek açarsanız merdaneye yapışmaz ve daha kolay açılır.


Kalıpla kestiğiniz hamuru spatül yardımıyla şekli bozulmadan alabilirsiniz. Ben bu iş için yıllar önce aldığım yukarıdaki fotoğrafta görülen geniş tereyağ bıçağını kullanmayı daha çok seviyorum.


Bu arada fırını 175 derecede önceden ısıtın. Daha sonra yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizerek üzeri pembeleşene kadar orta rafta 15-20 dakika pişirin. Bu malzemelerle yaklaşık 2,5 tepsi bisküvi çıktı.

Yapımı insanı yormayan bu lezzetli bisküvilerin bir kısmını eve ayırdım bir kısmını da akşam üzeri gittiğimiz anneler grubumuzun şeker annesi Ayşegüller'e götürdüm. Çocuklar gelip gidip yediler. ben de canım arkadaşımın isteği üzerine hemen eklemek istedim tarifi :)
Afiyet olsun... Posted by Picasa

Monday, September 25, 2006

Özbek Pilavı


Bu pilav yanına çok fazla başka çeşit gerektirmeyecek kadar besleyici ve doyurucu. Özellikle de çocuklar için çünkü protein, karbonhidrat, lif her şey var. Bu açıdan düşününce etli sebze dolmalar da can kurtarandır çocuklu aileler için aslında. Tarifi veren kişi aslında içine acı kırmızı biber de eklendiğini söylemişti ama benim için pilavı yemesi gereken asıl hedef bizim ufaklık olunca biber eklemedim. Sadece muskat kullandım baharat olarak.

Pilavın yanına bir de tarifini sevgili Evcini'nden alıp uyguladığım enfes zeytinli ekmek ve zeytinyağda kurutulmuş domates (az haşlanmış olursa çok güzel oluyor) servis ettim. Bu ekmek inanılmaz lezzetli ve bereketli kesinlikle denemenizi öneririm. Misafirlerime çay eşliğinde kek gibi ikram bile ettim ben :)

Gelelim pilava...

Mlazemeler

1 orta boy soğan
2 orta boy havuç
2 çay fincanı pirinç
300 gr iyice pişmiş dana kuşbaşı
2 tatlı kaşığı toz muskat
30 ml (yaklaşık 2,5 yemek kaşığı) fındık yağı
1 tatlı kaşığı tereyağ
1,5 tatlı kaşığı deniz tuzu
2,5 çay fincanı et suyu

Yapılışı;

Pirinçleri 1 saat kadar önce sıcak suda bekletin. Sonra soğuk su ile, pirinçleri kırmadan bir kaç su nişastası akana kadar yıkayın. Soğanı olabildiğince ince kıyın, havuçları rendeleyin. Yayvan bir tencerede yağla soğanı hafif pembeleşene kadar kavurun. Üzerine havuçları rendeleyin, didiklediğiniz kuşbaşı etleri ekleyerek kısa bir süre daha karıştırın. Daha sonra yıkanmış pirinci de ilave edin. Tuzunu ve muskatı da ekleyerek bir süre daha kavurun. En son olarak sıcak et suyunu da ekleyin ve önce orta hararette sonra düşük ısıda pilavınızı pişirin. En az 15 dakika demlenmesi gerekiyor servisten önce. Bu süre sonunda servis edebilirsiniz...
Afiyet olsun. Posted by Picasa

Sunday, September 17, 2006

Taze incir bitmeye yüz tutmuşken



Elimi çabuk tutup hemen bu keki denedim. Aslında orjinal tarifinde kuru incir kullanılıyor ama ben tazesiyle denemek istedim. Derken zaten tarife çok sadık kalamadım. Bu kek Sofra Dergisinin tarifi ve adı da bademli kek aslında :) Kekini tarifteki gibi uyguladım, sadece yağı azalttım. Kek olarak da benim çok hoşuma gitti. Gelelim tarife.

Malzemeler:

Kek için;
2 adet yumurta
1,5 su bardağı toz şeker
2,5 su bardağı un
1 su bardağı sıvı yağ
(ben 1/2 bardak yağ kullandım, üstünü sütle tamamladım))
1 su bardağı yoğurt
1 kahve kaşığı karbonat
1 çay kaşığı saf vanilya

Üstü İçin;
7-8 adet incir
1/2 su bardağı esmer şeker
1 su bardağı dövülmüş fındık
3 çorba kaşığı kavrulmuş susam
1 tatlı kaşığı tereyağı

Yapılışı:

Yumurta ve şekerleri çırptıktan sonra sıvı yağ, yoğurt ve sütü de ekleyerek düşük devirde kısa bir süre daha çırpın. Sonra ayrı bir yerde karıştırmış olduğunuz un, karbonat ve vanilyayı yavaş yavaş ekleyin. Son olarak yağlanmış ve unlanmış bir tart kalıbına dökerek orta arafta, 150 derecede 45 dakika kadar pişirin.

Üst malzemesini de bir tavaya alarak orta hararette ocakta, arada karıştırarak pişirin. Kek piştikten sonra üst malzemeyi üzerine yayın ve servis biraz bütünleştikten sonra servis yapabilirsiniz.

Çok lezzetli ve hafif bir tatlı oldu. Çayın yanında tek başına bile yetecek türde tatlılardan bence.

Thursday, September 14, 2006

İZİN İSTEMEK BU KADAR ZOR MU?

İnsanların özenerek, onca zaman ayırarak paylaştıkları, ürettikleri bir şeyleri hiç izin isteme gereği duymadan kendi sitelerinde yayınlayan kişilere soruyorum bu soruyu. Belli ki çok zor gelmiş bu onlara! Tabi canım niçin uğraşıp zamanlarını harcasınlar ki bunun için otomatik pilota bağlayıp tıkır tıkır reklam almak dururken. Ayıklamak için bile zamanlarını harcamak istememişler başka bir deyişle. Sitenin adı gurme.net ama yemekle hiç ilgisi olmayan, insanların kendilerine ait özel paylaşımlarını bile yaynılamışlar. Bu kadar da özensizler yani.

Bu akşam büyük bir hevesle bilgisayarımı açtım yeni yaptıklarımı sizlere sunabilmek için ama bu durumla karşılaştım. Bunları yaşamak tabi ki bizim hevesimizi kırıyor. Böyle giderse bir gün hiç hevesimiz kalmayacak sonunda.

Sevgili Tijen bu durumu farketmiş ve hepimizi uyardı bunun için ona teşekkür ediyorum. Ben de bu yazıyı 3 gün boyunca blogumda yayınlayacağım. Bu arada da başka neler yapabiliriz diye araştırmaya devam ediyoruz bir yandan. Mücadeleye devam...

Tuesday, September 12, 2006

ÇITIR TAVUK

Posted by Picasa

Monday, September 11, 2006

Bu tarif piyasada "nugget" diye satılan, dışı çıtır kaplamalı tavuk parçalarının evde yapılmış bir versiyonu. Çok lezzetli oldu, kimin aklına gelmiş bilmem bunu uygulamak : ) Kızartma yöntemiyle yemek pişirmek normalde tercih ettiğim bir şey değildir aslında ama arada ev halkı bu yöndeki taleplerini dile getirince abartmamak şartıyla kuralları yumuşatıyoruz. Bu da o kaçamaklardan biri işte...

Malzemeler;

2 adet tavuk göğsü (kişi başı 1 parça diye düşündüm ben)
2 paket baharatlı çubuk kraker
1 adet çırpılmış yumurta (iri bir yumurta)
Kızartmak için sıvı yağ

Yapılışı;

Tavuk göğüslerini iyice yıkayıp kurulayın. 1 cm kalınlığında dilimlere ayırın. Ben bunu enlemesine yaptım ama ince uzun şerit isterseniz dikine de kesebilirsiniz. Bu parçaları çırpılmış yurtaya batırın ve daha sonra rondodan geçirilmiş ya da dövülmüş olan kraker ununa bulayın. Parçaları hafifçe silkeleyin ki üzerine tam yapışmamış parçalar dökülsün ve tavada yanmasın. Sonra kızgın yağa atıp kızartın.

Tavuk etinin çok iyi pişmiş olması gerektiği için ve hem de dış kaplamasının yanmaması için kızartmayı yaptığınız yağ, tava ve ateşin harareti çok önemli. Ben her zaman olduğu gibi yine kalın tabanlı çelik tavayı tercih ediyorum kızartma yaparken de. Yağın çok kızmamasına dikkat etmek gerekiyor yağın yanmaması ve pişirdiğimiz şeyin dışının yanıp içinin çiğ kalmaması için. Bunu ayarlamak için sürekli kontrol etmekte fayda var. Üzerini hafif delikli bir kapakla kapatmak, ateşi orta hararette tutmak da işe yarıyor.

Bir de çubuk krakerleri ufalarken ne çok un haline gelmeli ne de çok iri kalmalı. Zaten hepsi aynı büyüklükte olmuyor, bu da daha iyi sonuç veriyor. İyice ufalanmış olanlar tavuğun izerini tam kaplıyor iri taneler de kıtır kıtır daha hoş bir tat veriyor. Ayrıca damak zevkinize göre başka baharatlar da ekleyebilirsiniz. Köri, muskat rendesi, acı biber gibi.

Saturday, September 09, 2006

Yaşasın Sonbahar!...


Uzun bir aradan sonra herkese merhaba... Gidip gelinen tatillerden, bayıltıcı sıcaklardan, virüslere ve spywarelere karşı verdiğim mücadeleden sonra yine buradayım :) Şaka bir yana epey zorlandım bu mücadele sırasında. Neyseki sonunda format atmak zorunda kalmadan kurtardım makinemi. Eh sıcaklar da bitti ve en sevdiğim mevsim geldi, yaşasın!

Ankara'nın sonbaharı da ayrı bir güzel olur. Rengi kızarmaya başlayan sarmaşıklar, yavaş yavaş yerlere düşen at kestaneleri, sararan yapraklar pek bir yakışıyor Ankara'ya. Bir de İç Anadolu'nun en bereketli mevsimidir sonbahar. Gerçek Ayaş domatesleri, Kızılcahamam fasulyeleri pazarlara dökülmeye başladı iyice, kış için saklamanın tam zamanı. Bir de bu hazırlık telaşını seviyorum işte :) Karınca misali... Şimdi gelelim tarifimize.

ROLL EKMEĞİ ve EKMEK BALIĞI

Bu ayın Sofra dergisinde çok güzel ekmek tarifleri var. Hepsi denenmeli bizim ev için. Roll ekmeği aslında aynı zamanda bildiğimiz sandviç ekmeği, tek farkı sandviç ekmeği yapmak için üzerine yumurta sürülüyor. Ben bu yaz bir kaç yıldır mutfakta çok yer kaplar gerekçesiyle almadığım ekmek makinesini aldım sonunda. İyi ki de almışım :) Çok pratik oldu. Aslında hamur yoğurmayı severim ben ama vakit yetmiyor her zaman. Bu tarifi önce sandviç ekmeği olarak denedim ve çok sevildi, çok güzel oldu. Sonra da ekmek makinesinde denedim. Tost ekmeği tadında bir şey yakalamak için. Hazır tost ekmeklerde margarin kulllanılıyormuş (belki kullanmayan da vardır ama emin olmak zor).

Biz çocukken annem arada kahvaltılarda ekmek balığı yapardı ve severek yerdik. Yıllardır hiç aklıma gelmeyen bir şeydi bu. Bir kaç ay önce annem hatırlattı Arca'ya yapmam için. Nasıl da düşünememişim???... Bayıldı, çok sevdi. Çocuklara yumurta yedirmenin güzel bir yolu bu aslında aynı zamanda. Dün bu ekmeği makinede pişirdikten sonra sabah kahvaltı için de ekmek balığı yaptım. Aslında herkesin bildiği bir şeydir mutlaka ama ben yine de unutanlara hatırlatayım istedim.

Ekmek için malzemeler;

4 su bardağı un (ben 250 ml lik cup ölçüsü kullandım)
2 su bardağı ılık süt
1 kahve fincanı zeytin yağı
1 adet yumurta
3 çorba kaşığı toz şeker
1 tatlı kaşığı mahlep
1 çay kaşığı tuz
1 paket toz kuru maya

Sandviç ekmeği yapmak isterseniz üzerine bir adet çıpılmış yumurta sürmeniz gerekiyor.

Yapılışı;

Un, tozşeker, tuz ve mahlebi hamur yoğurma kabına alarak karıştırın. Ortasını havuz gibi açı, ılık süt, yağ, yumurta ve mayayı ilave ederek yoğurun. Oldukça cıvık ve ele yapışan bir hamurunuz olacak. Yumuşak ekmek yapabilmek için biraz cıvık hamur gerekiyormuş meğer. Ben bunu öğrenene kadar klasik kulak memesi yumuşaklığı için un ekleyip dururdum ve tabi ekmek de güzel olmazdı. Bunun püf noktalarından biri de hamuru iyice yoğurmak. Öyle ki yoğurdukça hamurun yavaş yavaş elinizi bırakmaya başladığını göreceksiniz. En sonunda da spatül ya da bıçağın tersi yardımıyla elinizde kalan hamuru sıyırıp, üzerini kapatarak 1 saat mayalanmaya bırakın.

Bu sürenin sonunda kabaran hamuru elinizi una batırarak tekrar yoğurun. Daha sonra hamurdan yumurta vbüyüklüğünde parçalar alarak yuvarlayın ve yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizin. Sandviç ekmeği yapmak istiyorsanız bu aşamada üzerlerine çırpılmış 1 adet yumurtayı sürün, isterseniz susam vs serpin ve önceden ısıtılmış 200 derece fırında üzerleri kızarana kadar pişirin.

Dediğim gibi ben bu tarifi dün ekmek makinemde yaptım ama ölçü biraz fazla geldi. Bir daha yaptığım zaman 1/3 oranında malzemeyi azaltmayı düşünüyorum.

Ekmek Balığı için; dilimlediğiniz ekmekleri çırpılmış yumurtaya batırın. Sonra omlet pişirecekmiş gibi yüzeyi yağlanmış bir teflon tavaya bu ekmekleri koyun. Orta hararetli bir ateşte bir yüzünü pişirin. Bu arada diğer yüzlerine biraz daha yağ gezdirin. Bu iş için sprey yağ kapları çok işe yarıyor, son zamanda aldığım en kullanışlı mutfak aletim bu :) Sonra da diğer yüzü pişirin ve işlem tamam. Afiyet olsun...